YA TAHT OLA YA DA BAHT. Böyle olduktan sonra ben dahi bu yolda çalışırım. Ya taht ola ya da baht! Halkiyat metinleri içinde yer alan destanl.

Yanlış bir soruya verilen bütün cevaplar kadar doğru. Ben yanarım, yanarım da tütmem. Kor olur yüreğim, buz gibiyken bakışlarım. Sen anlarsın yorgunum, kırılmışım, kırılmış da dağılmışım. Defne ağaçları küsmüş bana ben barışmak için adım atmamışım egeye. Kalbim kalmış, aklım kalmış, yetim kalmış özgürlüğüm egede. Gidemezmiş ayaklarım, varılmazmış zaten yollar. Annem kokarmış korkularım, babamı anarmış efe yanım.

Az viski, bol buz. Karşısında oturmuş viski bardağının etrafında başparmağını döndürmesini izlerdim. Az da değil ha, tam 4 kişi eksiğiz 11 gündür. Ama ikimiz de bunun hakkında hiç konuşmuyoruz. İkimizin de yiyecek konusunda beceriksiz olması hakkında hiç şikayet etmiyor, 11 gündür mangal yiyoruz mesela. Babalarıyla paylaşacak az zamanı olan çocuklar böyle yaparlar, şikayet etmezler. Bazı insanlar acı çekmekten hoşlanır.

Çok değer verdiğim birisini incittikten sonra okuduğum cümlenin bendeki tesiri inanılmaz oldu. O kelime grubu, konuyla pek alakalı olmasa bile bana; hayatımı kafasına göre yaşayan bir genç gibi değil,tek derdi çiçeklerini sulamak olan bir emekli gibi davranmaya itti. Heyecanlı,fevri ve başına buyruk olmayı unutturdu. Sakin,mutlu ve beklentilerini en aza indirgemiş olarak yoluma devam etmemi sağladı. Gel gör ki insan kimsesiz yaşayamıy.

Umudu sancıyan insanın ruhunu düşünün böyle bir acı var mı? Bi yandan hayal kurmaya devam ederken diğer yandan karanlıklara boğulmuştur sevdalı. Hiç bir şeyi yerinde bulamaz her şey yerinden oynamıştır ayakları yere değmeyen bir çocuk gibi. Içinden türlü tahıl geçmiş elek gibidir zaman zaman.